Klasik sanatın zarafetine ve geleneklerine yeniden dönme amacıyla 1848 yılında İngiltere’de; Dante Gabriel Rossetti, William Holman Hunt ve John Everett Millais’den oluşan ressamlar öncülüğünde kurulmuş bir topluluk olan PRB (Pre-Raphaelite Brotherhood) yalnızca sanatçıları değil, William Michael Rossetti ve George Stephens gibi sanat eleştirmenlerini de içinde barındırmıştır.
Detaycı ve parlak bir paletin somut ve güçlü bir estetik anlayışıyla şekillendiği üsluba sahip Kardeşlik ressamlarının eserleri, bu anlamda hemen ayırt edilebilmektedir. Açtıkları ilk sergide tüm yapıtları PRB adıyla imzalayan sanatçılar birkaç sene sonra bu harflerin deşifre olmasından ötürü ağır eleştiriye maruz kalmışlardır. Kardeşlik ressamları, Raffaello’ya göre sanatın en önemli unsuru olarak kabul edilen güzelliğe bağlı kalan eserler gerçekleştirmeyip, Raffaello’nun üslubunun temsil ettiği sınırsızlığa meydan okuma yanlısı olduklarını da belirtmişlerdir.
Topluluğun asıl hedefi, İngiliz sanatçı Blake’in etkilerini yansıtan, daha çok edebi ve tarihsel konulara eğilmek ve hayal gücünün göz ardı edildiği öyküsel anlatımı olan akademik resimlere karşı çıkarak daha gözleme dayalı tutum sergilemek olmuştur.[1] Konu olarak çağdaş bağlamlar gerektiren güncel toplumsal meseleleri tercih etmekle beraber, arkaik ve moderne de betimlerinde dengeleyerek yer vermişlerdir. Ön Raffaellocular için Ortaçağ gotiği gerçekten erdem sahibi olan tek üsluptur. Bu yüzden Ortaçağ gotiğinin, grubun resimlerinde oldukça yoğun işlendiği görülür.
John Everett Millais’nin “Ariel Tarafından Kandırılan Ferdinand (1850)” yapıtı, sanatçının, fonu Ön Raffaellocu ilkelere temellendirerek resmettiği ilk en plein air[2] resmidir.
Resmin edebi ilham kaynağı William Shakespeare’e ait “Fırtına”[3] oyunudur. Eserde Ferdinand ve cin Ariel , yarasalarla kaplı kıyafetlerine kadar ince detaylarla bezelidir.
Ne var ki sanatçının diğer Kardeşlik ressamları gibi dinsel konulara getirdiği gerçekçi bakış açısı sebebiyle eleştiri odağı haline gelmesi kaçınılmaz olmuştur.
Sanatçının “İsa Ebeveynlerinin Evinde (1849)” yapıtı bu anlamda ilk skandal olarak değerlendirilir.
Resmin en tartışma yaratan kısmı, temizlenmemiş tırnakların ve fondaki Azize Anna figürünün çalışmaktan kızarmış ellerinin tüm gerçekliğiyle tasvir edilmiş olmasıdır. Bu detayların hepsi pek çok kişi tarafından “dine hakaret” olarak görülmüştür. Millais’nin 1850 yılında Kraliyet Akademisi’nde sergilenen bu resmine en yüksek tepkiyi verenlerden biri de Charles Dickens’dır. Son derece saygın ve popüler bir yazar olan Dickens’ın Household Words’te yayımlanan ağır eleştiri dolu yazısı, PRB’nin akademi gelenek ve sertliğine meydan okuma cesaretini iyice gözler önüne sererek büyük tartışmalara sebep vermiştir.
Tüm bu olanlardan sonra Ön Raffaellocuların desteğe duydukları ihtiyaç, daha da artmıştır. Sanat eleştirmeni John Ruskin, grubun doğalcılığını takdir etme amacıyla 1851’de “Ön Raffaelloculuk” metnini yayımlayarak Kardeşliğin estetiğini savunmuştur.
Bir zaman sonra Millais ile arası açılsa da Dante Gabriel Rossetti ile bağlarını güçlendiren John Ruskin, Rossetti’ye akıl hocalığı yapmaya başlamış, Rossetti ise yapıtlarında Ruskinci ilkelere sıklıkla bağlı kalarak ona karşılık vermiştir.
Rossetti, sanatıyla bir sonraki Ön Raffaellocu kuşağa esin kaynağı olmuş, estetizm ve sembolizm gibi gelişmeleri de öncelemiştir. Çapkınlığıyla bilinen sanatçı, yapıtlarında kadınları “femme fatale”[4] olarak resmetse de, daha çok onların acizliğini gözler önüne sermiştir. Rossetti, Dante Alighieri’nin Beatrice’ye duyduğu aşka büyük hayranlık duymuş, İlahi Komedya’daki [5] birçok olay, onun için bir ilham kaynağı olmuştur. Bu yüzden resimlerinde Dante’nin ölümsüz eserinden motifler fazlasıyla yer alır. Öyle ki, sanatçının asıl tutkusu Dante'nin Beatrice'sidir. “Beatrice’nin Cennetteki Selamı”(1850-1854) resminde Rossetti henüz Araf’ta olan Dante’yi, Beatrice’ye olan sadakatini bildirirken tasvir eder. Sanatçı, Ruskinci detaylara bağlı kalarak Beatrice'yi, İlahi Komedya metnindeki gibi kırmızı elbiseli ve yeşil paltolu şekilde betimlemiştir.
Ruskin’den etkilenen bir başka PRB ressamı William Holman Hunt da, resimlerinde Ruskin’in doğaya bağlılık ilkesini benimsemiştir.. 1848’de gerçekleştirdiği yapıtı “İlk Görüşte Aşk (1848)" resminde bu durum açıkça görülür. Londra Blackheat Parkı’nın resmedildiği yapıtta sanatçı önce bu mekanı daha büyük bir resim için fon olarak düşünmüş, sonraları bu arka plan düşüncesini figüratif bir en plein air resmine dönüştürmüştür.
Hunt’ın sergilenmiş ilk dini konulu resmi “Dünyanın Işığı”dır[6] (1854). Sanatçı bu yapıtı Surrey’de Worcester Park’da bulunan terk edilmiş bir kulübeye bakarak gerçekleştirmiştir. Hunt’ın günlüğünde yer alan bilgiye göre yapıt, Kasım ayının çok soğuk bir havasında resmedilmiştir.
Grubun diğer dinsel temalı yapıtları gibi bu resim de, maneviyata ters düşen bir gerçekçilik sunuyor olması sebebiyle hayli eleştiri almıştır. Dönemin sosyal yorumcusu ve Ruskin’in yakın arkadaşı Thomas Carlyle bu yapıtı görmek için sanatçının stüdyosunu ziyaret etmiş ve yapıtı “katıksız Katolik fantezisi” şeklinde sıfatlandırmıştır.
Gelen tüm eleştiriler sonucu incinen Hunt, eserin daha büyük bir versiyonunu gerçekleştirmeye karar vermiştir. Görme yetisi azaldığından dolayı eski bir arkadaşının yeğeni, Edward Hughes’dan kendisine asistanlık yapmak üzere yardım istemiştir. 1903’de tamamlanan eser Melbury Road’da özel bir gösterimde sergilenmiş, Charles Booth tarafından da satın alınmıştır.
Görme probleminden dolayı resim yapmaya devam edemeyen Hunt, sanatçılık kariyerine ve Kardeşlik’e dair “Ön Raffaelloculuk ve Ön Raffaellocu Kardeşlik”[7] adında bir anı kitabı yazarak, 1905’de iki cilt halinde yayımlamıştır.
Ön Raffaelloculuğun sert gerçekçi biçemi gitgide sönümlenerek 20. yüzyılda artık adından bahsedilmez hale gelmiştir. Fakat Rossetti’nin ölümünden kısa bir süre önce doğan Frank Cadogan Cowper, sanatçının üslubunu takip ederek Ön Raffaellocu estetiği devam ettirme çabasında olmuştur. Resimlerinde kendine özgü çok az unsur işleyen Cowper, genelde Rossetti’den ve diğer Kardeşlik ressamlarından konu alarak Ön Raffaellocu sanatın yeniden dirilişine vesile olmuştur.
[2] Fransızcada "açık hava ressamlığı" anlamındadır. Ressamın atölyesi gibi kapalı mekanlar dışında direkt olarak doğa içinde yapılan manzara ressamlığı veya manzara resimlerinde (peyzaj) açık hava duygusunun yoğun olarak sağlanabilmesidir. [3] Orijinal adıyla “The Tempest” (1610,1611 veya daha öncesine tarihlenir.) Shakespeare’in beş perdeden oluşan, trajik-komik, hatta fantastik oyunlarından biridir. [4] Fransızcada "felakete neden olan kadın" demektir. Yaygın kullanımı, ilişkiye girdiği erkeklere sonunda büyük sıkıntılar yaşatan çekici ve baştan çıkarıcı kadındır.
Comments