top of page
  • Yazarın fotoğrafınazperi

Sigmund Freud Michelangelo'nun Musa Yapıtı İçin Ne Söyler?

Güncelleme tarihi: 30 Tem 2020

Freud’a göre Michelangelo’ya ait Musa heykelinde sanatçının, çağlar ötesi bir karakter ile beraber gelen bir ruh halini mi göstermeyi, yoksa Musa’yı hayatının önemli bir anında gözler önüne sermeyi mi istediği tartışma konusu olmuştur. Fakat sanatçının, Musa’nın içinde bulunduğu ruh durumunu göstermek adına taşa oyduğu ana ilişkin sahneyi seyirci huzuruna getirdiği ikinci durum, ağır basmaktadır.

Wölfflin, Michelangelo’nun Musa’nın engellenmiş bir devinim ile yerinden kalkmak için henüz hamle yapmadan, kendi iradesiyle durdurulduğu o son anı heykelde ele aldığını savunmaktadır, fakat burada kilit nokta olarak tabir edilebilecek durum; Musa’nın sol bacağının geride, sağ bacağının ileride olup, yerinden kalkar gibi bir atılımla sanki sağ kolu hareketlenecek ve levhalar yere düşecekmiş gibi duran izlenimdir. Bu noktada bazı araştırmacıların; altın buzağıya tapan kavme karşı hiddet duyan Musa’nın, sanki bu utandırıcı durumu kınamak üzere bedel ödetmeye gitmek ister gibi bir hal içerisinde olduğu ve bu anın en tüyler ürpertici noktasının da kanun levhalarının kaymasının Musa’nın hıncına ve hırsına temellendirildiği şeklindeki düşüncesi dikkat çeker. Bununla beraber kutsal levhaların tuhaf pozisyonu aslında pekala yoruma açık bir konudur. Levhaların konumu ile ilgili doğru kabul edilen düşünceler bütünü, Thode’un ortaya attığı bir başka ilgi çekici bulgu ile son bulur. Thode’a göre levhalar düşecek gibi değildir, durdukları yer oldukça sağlamdır. Bu açıdan sağ eliyle levhaların yerinin sabitliğinden emin olan Musa’nın gayet usul bir ruhaniyet içinde olduğu ve levhaların değil bir kayma tehlikesi, yerinden oynama gibi bir durumunun dahi olmadığı kanısı ağır basmaktadır.

Freud’un değindiği bir diğer durum ise Michelangelo’nun bu şekildeki bir Musa heykelini Papa Julius II’nin anıtkabri için yontma sebebidir. Çoğu araştırmacının ortak kanısı Michelangelo ile Papa’nın arasındaki ilişkiden yola çıkarak, karakterlerindeki benzer özelliklerden ileri gelmektedir. Bu noktada tek başına, her türlü zorlukla mücadele edebilen ve bunun için de her türlü yola başvuran Papa’nın, Michelangelo ile bu anlamda bir karakter benzeşmesi olması ve bu yüzden de aralarında bir yakınlık bulunması söz konusudur. Musa heykelinin de içinde bulunduğu bu heykeller bütününün Papa’nın kabrinde yer almasının kaynağına inildiğinde, burada bir nevi suçlama ve uyarının bir arada gerçekleştiği bir belirimden söz edilmektedir. Bu noktada varılacak sonuç ise aslında birbirlerine yakın ama bir o kadar da uzak olan Michelangelo ve Papa Julius II’nin kader ortaklığından sebeplenen bu eser, izleyiciyi Michelangelo’nun Papa üzerinden kendisine verdiği bir mesajın ve derin bir dışavurumun göstergesi olduğu gerçeği ile burun buruna getirir.

15 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page